Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser

  75.00


Dergiciliği, senaristliği ve büyük ilgi gören kitaplarıyla tanınan Dave Eggers’dan popüler kültürün tüm putlarını deviren, çarpıcı ve alışılmadık bir kitap: Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser. Her şeyi ve daha fazlasını şimdi ve hemen isteyen, hayallerinden sorumlulukları adına vazgeçmeyi reddeden kayıp bir kuşağın tüm heyecan ve sayıklamalarını olanca samimiyetiyle haykıran Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser, şimdiden zamanımızın bir klasiği sayılıyor.

Yakında

Künye

Stok kodu

9786055903152

Kategoriler

Boyut

13.5×20

Sayfa Sayısı

542

Çeviren

Duygu Günkut

Özgün Ad

A Heartbreaking Work of Staggering Genius

Yazar

Dave Eggers

Açıklama

Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser

New York Times Çok Satan Listesinde 1 Numara!

Yılın En İyi Kitabı – San Francisco Chronicle

Yılın En İyi Kitabı – Los Angeles Time

Yılın En İyi Kitabı – Time Dergisi

Eleştirmenlerin Favorisi – Washington Post Book World

Dergiciliği, senaristliği ve büyük ilgi gören kitaplarıyla tanınan Dave Eggers’dan popüler kültürün tüm putlarını deviren, çarpıcı ve alışılmadık bir kitap: Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser. Her şeyi ve daha fazlasını şimdi ve hemen isteyen, hayallerinden sorumlulukları adına vazgeçmeyi reddeden kayıp bir kuşağın tüm heyecan ve sayıklamalarını olanca samimiyetiyle haykıran Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser, şimdiden zamanımızın bir klasiği sayılıyor. Eggers; bu kitapta sınırsız coşkusunu sayfalardan okura bulaştırıyor, yaşamın büyüleyici karmaşasını oluk oluk akıtıyor. Uzun süre çoksatanlar listelerinin bir numarasında kalan ve Pulitzer Ödülü’ne de aday gösterilen Müthiş Dâhiden Hazin Bir Eser, yaşadığımız çağın karanlık ufuklarında pırıl pırıl ışıldıyor.

“Bu kitabın gücü ve enerjisi bir treni yerinden kaldırmaya yeter.”

– David Sedaris

“Elime aldım ve okumadan duramadım. Amansız bir Kitap.”

– David Foster Wallace

“Okur kırk yıldır J.D. Salinger’ın yeni bir kitap yazmasını bekliyordu. Bekleyiş sona erdi! Salinger yerine karşımızda çarpıcı, yeni bir yazar var. Adı: Dave Eggers.” – Tampa Tribune

“Delicesine komik ve tek kelimeyle unutulmaz!”

– San Francisco Chronicle

TEŞEKKÜR

Yazar öncelikle ve en başta bu kitapta geçen teknik terimler hakkında verdikleri müthiş destek ve son derece değerli yardımlar için NASA ve Birleşik Devletler Deniz Piyade Kolordusu’ndaki arkadaşlarına teşekkürü borç bilir. Les saludo, muchachos![1] Yazar ayrıca, bu kitapta gerçek isimlerinin kullanılmasına ve yaptıklarının anlatılmasına izin vererek cömertlik kelimesinin anlamını derinleştiren herkese teşekkür eder. İki misli teşekkür de yazarın kardeşlerine, bilhassa genellikle her şeyi daha iyi hatırlayan kız kardeşi Beth’e ve açıkça ortada olan sebeplerden dolayı üç kat teşekkür de Toph’a (“o” harfi biraz uzatılarak “Toof” diye okunur.) Yazarın ağabeyi Bill Cumhuriyetçi olduğu için dışarıda bırakılıyor değil. Yazar kırmızının kendisine hiç yakışmadığını da hatırlatmak ister. Pembe, turuncu hatta sarı bile yakışmıyor – bahar tonları ona gitmez. Üstelik daha geçen seneye kadar Evelyn Waugh’u kadın, George Eliot’ı da erkek sanıyordu. Ayrıca yazar ve bu kitabın yapımında arka planda yer alanlar şunu belirtmek isterler ki evet, belki de bu dönemde anılara dayalı çok fazla kitap yazılıyor ve uydurma kişilerle hayali olaylar hakkında yazılan kitapların tersine, gerçek şeyler ve gerçek kişiler hakkındaki bu tür kitaplar doğaları gereği iğrenç ve ahlaksız ve yanlış ve kötü ve şeytani; ama yine de herkese okur ve yazar olarak hepimizin çok daha kötüsünü yapabileceğimizi hatırlatmak isteriz. BİR ANEKDOT: Yazar bunun… bu… biyografinin yarısına geldiğinde kovboy tarzı dekore edilmiş bir restoranda şöyle sağlam bir tabak pirzola ile yanında Fransız usulü patates kızartması yerken yanına bir tanıdığı yaklaştı. Yazarın karşısına oturup neler yapıyorsun, nasıl gidiyor, şu anda ne üstünde çalışıyorsun falan diye sordu tanıdık. Yazar da; ah, ne olsun işte, bir kitap üstünde çalışıyorum gibilerden kem küm etti. Üzerinde mor kadifeden spor bir ceket olan bu tanıdık (ceketin rengi ışıklar yüzünden öyle görünüyor da olabilirdi) ‘Ah, ne güzel,’ dedi, ‘Nasıl bir kitap?’ (Şimdilik bu tanıdığa, e, “Oswald” diyelim.) Oswald, ‘Konusu ne?’ diye sordu. Şey, dedi yazar, e, şey, dedi tüm güzel konuşma yeteneğini kullanarak; anlatması biraz zor, galiba biyografi tarzı bir şey diyebilirim.



Oswald yazarın sözünü keserek yüksek sesle, ‘Yo, olamaz!’ dedi. (Belki bilmek istersiniz; Oswald yetmişlerin o kabarık saç modeline sadık kalmıştı.) ‘Sakın bana bu tuzağa düştüğünü söyleme!’ (Saçları Dungeons & Dragons stili omuzlarına dökülüyordu) ‘Biyografi mi! Hadi ama, sen de bu eski oyuna gelme dostum!’ Oswald o günlerin gözde tabirlerini kullanarak bir süre böyle konuşup durdu ve en sonunda yazar kendini biraz kötü hissetmeye başladı. Sonuçta, mor kadife ceketli ve kahverengi fitilli kadife pantolonlu Oswald belki de haklıydı – belki biyografi yazmak Kötü bir şeydi. Belki de gerçek olayları birinci tekil şahsın ağzından anlatmak, eğer İrlandalı değilseniz ve yetmiş yaşını devirmediyseniz Kötü bir şeydi. Oswald boş konuşmuyordu!  Konuyu değiştirmek isteyen yazar bir başkanı öldüren adamla aynı soyadı taşıyan Oswald’a, peki ya sen ne üzerinde çalışıyorsun, diye sordu. (Oswald profesyonel bir yazar sayılırdı.) Elbette ki yazar Oswald’ın projesinin son derece önemli ve geniş kapsamlı bir çalışma olacağını düşünerek ve bundan ödü patlayarak sormuştu bu soruyu – Keynes modeli iktisat akımlarını reddeden bir inceleme, Grendel’e yeni bir biçem kazandırma çalışması (bu kez kozalakların gözünden mesela) gibi bir şeyler beklemişti. Ama o kabarık saçlı, mor kadife ceketli adam ne cevap verse beğenirsiniz? Dedi ki: ‘Bir senaryo.’ Kendisi o anda senaryoyu üzerine basa basa söylememişti ama biz burada senaryo kelimesini vurgulamak için italik kullanacağız. Senaryolarla ilgili herhangi bir önemli sorunu olmayan, filmleri çok çok seven, filmlerin vahşi toplumumuza ayna tuttuğunu düşünen yazar, ‘Nasıl bir senaryo bu?’ diye sordu ama birden kendini çok daha iyi hissetmeye başlamıştı. Cevap şuydu: “William S. Burroughs ve uyuşturucu kültü hakkında” bir senaryo. İşte o anda birden bulutlar dağılıverdi, güneş pırıl pırıl parlamaya başladı ve yazar şunu bir kez daha anladı: Gerçek bir hikâyeyi dile getirmek, ailede yaşanan ölümleri ve hezeyanları yazmak kötü bir fikir olsa da ve sonuçta bunlar yazarın liseden arkadaşlarıyla New Mexico’daki birkaç yaratıcı yazarlık öğrencisi dışında kimseyi ilgilendirmeyecek anılar da olsa yine ortada çok daha kötü, çok daha beter fikirler var… Üstelik insanlar bunların gerçek olmasından rahatsızlık duyacaksa o zaman yazarın onları yapmaya davet ettiği şeyi, yani ezelden beri tüm yazarların ve okurların yaptığını yapmalıdırlar:

HAYAL ÜRÜNÜ OLDUĞUNU FARZ EDİN.

[1]       (İsp.) Selam size, çocuklar!