Shirley Jackson

Amerikan edebiyatının en değerli kalemlerinden Shirley Jackson, 1916’da Kaliforniya’da dünyaya geldi. Kadınların iyi eğitim alıp parlak bir evlilik yapma dışında bir geleceğe layık görülmediği sosyal çevresinin baskılarına rağmen sayısız ilgi alanı ve renkli iç dünyasıyla genç yaşta edebiyata merak saldı. İlkokul yıllarından itibaren günlükler tutan, şiir, oyun ve denemeler yazan Jackson eserleriyle ödüller alıp edebi yeteneğiyle takdir topladı. 1937’de Syracuse Üniversitesi’nde edebiyat eğitimine başladı. Edebiyat derslerinin yanı sıra ilgi duyduğu dilbilim, kriminoloji ve halkbilim gibi farklı alanlarda da dersler aldı. Batıl inançlara duyulan ihtiyacın nedenlerini, bu inançların kullanım alanlarını, edebiyat ve yazarlar üzerindeki etkilerini araştırdı.

1940’ta üniversite arkadaşı olan geleceğin edebiyat eleştirmeni Stanley Edgar Hyman ile evlenip Vermont kasabasında kurdukları aile evine yerleşti. 1948’de New Yorker’da yayımlanan tekinsiz “Piyango” öyküsü derginin o zamana kadar kurmaca bir esere aldığı en yoğun okur tepkisini çekince aniden ünlü oldu.

Jackson, önemli edebiyat dergilerinde yayımlanan yenilikçi öykülerinin yanı sıra dönemin popüler kadın dergilerine aile yaşamıyla ilgili eğlenceli öyküler de yazarak dört çocuklu ailesinin geçimini sağladı. Edebiyat camiasında çağdaşları kadar ciddiye alınmadığını hissettiyse de istediği şekilde yaşamak ve yazmakta direndi.

Eserlerini anlamak ve değerlendirmekte güçlük çeken okur, yayıncı ve eleştirmenlerin tepkilerine karşılık, dişilliğin bastırılmış gücünü temsil eden cadı ve büyü kültlerini neşeyle sahiplenerek kasten amatör cadı izlenimi uyandırdığı gizemli bir persona yaratan Jackson kadın yazarların önünü açan bir örnek teşkil etti. İki dünya savaşı arasında eve hapsedilen kadınlarda 1950’lerde doruğa ulaşan derin tatminsizliği ve toplumsal normların kadınlar üzerinde yarattığı psikolojik hasarları eserlerinde en iyi yansıtan yazarlardan biri oldu.

Kırk sekiz yıllık yaşamına altı roman, iki kurgusal anı kitabı ve yüzlerce öykü sığdıran Jackson sınıf farkı, ötekileştirme, kadın düşmanlığı gibi konuları, insan psikolojisinin derinliklerine eğilerek irdeleyen, toplumsal dinamiklerin temellerindeki çürümüşlüğü sıra dışı bir çarpıcılıkla ortaya koyan irkiltici yapıtlarıyla edebiyat tarihine damga vurdu.

Soğuk savaş geriliminin hız kesmeden yükseldiği, insan varoluşunun atom bombasıyla her an ortadan kalkma tehdidinin kitlesel travmaya neden olduğu bir dönemde yazdığı Güneş Saati, insan yaşamını ve yok oluş ihtimalini ayrıcalıklı bir sınıfın yaşamını yakından inceleyerek sorgulayan; sınıf farkını, toplumsal cinsiyet rollerini, bireysel yabancılaşma ve yalnızlığı ironi dolu bir bakışla ele alan, gerilim dozunun yüksekliğiyle öne çıkan bir romandır.

Kitapları